Ramazanda yapılması gereken ibadetler nelerdir?

Ramazanda yapılması gereken ibadetler, mübarek günlerde kulluk görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmek isteyen Müslümanların sorguladığı konular arasında yer alıyor.

Ramazanda yapılması gereken ibadetler,

Ramazanda yapılması gereken ibadetler, mübarek günlerde kulluk görevlerini doğru bir şekilde yerine getirmek isteyen Müslümanların sorguladığı konular arasında yer alıyor.

Peki, Ramazan ayında yapılması gereken ibadetler neler olacak? İşte, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan alınan bilgiler ışığında bazı detaylar

Ramazan ayı içerisinde yapılması gereken ibadetler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıkladığı resmi bilgiler üzerinden sorgulanmaya devam ediliyor. Peki, Ramazan ayında yapılması gereken ibadetler neler olacak? İşte, o konu hakkında merak edilen bazı bilgiler

RAMAZAN AYINDA YAPILMASI GEREKEN İBADETLER NELERDİR?

Hicret’ten sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabenin hayatı tümüyle değişmişti. Peygamberimiz önce, Medine’nin merkezine büyük bir mescit yaptırdı.

Kendi evi de o mescide bitişik/yakın inşa edildi. Mekke döneminde daha çok iman ve ibadet konularıyla ilgili ayetler inerken, hicretten sonra ibadet, sosyal ve iktisadi hayatla ilgili ahkâm ayetleri inmeye başladı. Bu ayetlerden bir kısmı da ramazan ayında oruç tutmayı emrediyordu. Şöyle buyruluyordu:

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183.) “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisine indirildiği Ramazan aydır. Öyle ise kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.” (Bakara, 2/185.)

O dönemde insanlar hilale bakarak yeni ayın başlangıcını ve bitişini tespit ediyorlardı. Peygamberimiz (s.a.s.) ramazan ayının tam tespit edilmesini istiyor ve bu konuda insanların ihmalkâr davranmaması için ramazandan bir-iki gün öncesinde oruca başlanmasını yasaklıyordu. Çünkü söz konusu oruç Allah’ın emriydi ve ibadete başlama süresi çok önemliydi. Bununla ilgili olarak Peygamberimiz şöyle buyurmuştu: “Ramazanı, bir gün ya da iki gün öncesinden oruç tutarak karşılamayın. Ancak kişi o güne kadar (önceden) oruç tutmuşsa o günlerde de tutabilir.” (Buhari, Savm, 14; Müslim, Sıyam, 21, 1082.)

MEDİNE’DE İLK RAMAZAN 

Asr-ı saadette ilk ramazan orucunun heyecanı dalga dalga bütün Medine’ye yayıldı. İnsanlar orucun makasıdını/hedeflerini anlamışlardı; onlar her sene bir ay oruç ile nefislerini terbiye ve ruhlarını tasfiye etmek istiyorlardı. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.s.), sahabenin geceleri de teheccüt/teravih namazı kılmalarını istiyordu: Abdurrahman b. Avf’ın anlattığına göre; Rasulüllah şöyle dedi:

“Şüphesiz izzet ve celal sahibi Allah, ramazan orucunu farz kıldı; ben de o ayda gece namazını (teheccütü/teravihi) sünnet kıldım. Kim ihlasla o ayın orucunu tutar ve gecesinde ibadeti (teravihi) eda ederse günahlardan kurtulur, tıpkı annesinin onudoğurduğu gün gibi (günahsız/tertemiz) olur.” (Ahmed b. Hanbel, I/191; İbn Ebi Ya’lâ, II/169, 864.) Bir konuşmasında da şöyle dedi: “Kim ramazan ayında gece (teheccüt/teravih) namazlarına iman ve ihlas ile devam ederse onun geçmiş günahları affolur.” (Buhari, İman 26; Müslim, Salatü’l-müsafirin, 173, 759.)

MEDİNE’DE İMSAK

Arap dilinde, tutmak anlamında olan imsak kelimesi, İslam döneminden sonra; oruç tutmaya başlama vakti için kullanılmıştır. Oruç, gündüz eda edilen bir ibadettir. Buna göre fecr-i sadık ile imsak vakti başlar ve güneş batıncaya kadar bu ibadet devam eder. Allah Teala Kur’an’da bunu şöyle açıklar: “…Sabahın/fecrin beyaz ipliği (aydınlığı), siyah iplikten (karanlıktan) ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra (oruca başlayıp) akşama kadar bu orucu tamamlayın.” (Bakara, 2/197.)

Ashaptan birisi ayette geçen siyah ve beyaz ipliği, gerçek iplik zannedip, sabaha doğru onlara bakmış, ancak tam ayırt edememişti. Kuşluk vakti Peygamberimize (s.a.s.) giderek durumu arz etti. Allah Rasulü şöyle dedi: “(Kur’an’daki) bu ifade, gecenin karanlığı ve gündüzün beyazlığıdır.” (Buhari, Savm, 16.)
Asr-ı saadette, özellikle ramazan aylarında Medine’de imsak için iki Ezan okunurdu. Birisi imsaktan önceydi ki, teheccüt namazı kılanlar, imsak vaktinin yaklaştığını anlasınlar ve sahur yemeklerini yesinler diye bir uyarı niteliğindeydi. Bu ilk ezanı Bilal-i Habeşi okurdu. Saatin olmadığı o dönemlerde böyle bir sahur uyarısı çok önemliydi. Osmanlı döneminde de, imsaktan önce sahur vaktini duyurmak için Allah’a hamd ü sena, Peygamber Efendimize salat ve selam okunurdu. Buna “temcit” denmektedir. Hatta o dönemde akşamdan hazırlanmış pilavlar ısıtılıp, Sahur Vakti “temcit” okunurken dağıtılırdı ve yenirdi. Bu nedenle ona da “temcit pilavı” denilmişti. (bk. DİB. Hadislerle İslâm,II/429.)